27 Şubat 2008 Çarşamba

Bellapais Manastırı



Bir Ortaçağ Mabedi....

Adını Fransızca ‘Abbeye de la Paix’den almış. Kıbrıs’ta Beylerbeyi Manastırı’da diyorlar. Girne’nin doğusuna 5 km uzaklıkta, Beşparmak dağlarının tepelerinin üzerinde bulunuyor. ‘Barış Manastırı’ gotik mimarinin gerçekten en güzel örneklerinden.
Manastırın ilk sakinleri 1187 yılında Selahaddin Eyyübi’nin İsrail’i işgali sonrasında göç eden Augustinian rahipleriymiş. Manastırın yapımına 1198-1205 yılları arasında başlanmış. Şimdi ayakta olan binaların büyük bir bölümünü Fransa Kralı III. Hugh (1207-1284) inşa ettirmiş. Osmanlılarla birlikte manastır Yunan Ortodoks Kilisesine verilmiş.
Manastırda yemek bölümü, yeraltı odaları, mutfak,toplantı odası ve kilise var.
Bellapais Manastırına ilk girdiğimde gerçekten kendimi ortaçağda hissettim. Binaların yapısına, manzarasına hayran kaldım. Gördüğüm en güzel gotik yapılardandı. Girne ve Akdeniz’in eşsiz manzarasına sahip, Kıbrıs’ın güzel çiçeklerinin ve ağaçlarının arasında yer alan harika bir manastır... Çok güzel bir kilisesi var. Bellapais Kıbrıs’ta en son gördüğüm ve en çok etkilendiğim yer olarak hafızamdaki yerini aldı.




Manastıra girer girmez sizi karşılayan müthiş avlu...





Çan kulesi.



Manastırın bahçesindeki portakal ağacı






Şu anda konferanslar için kullanılan zamanın yemek odası ve penceresinin detayı...




Pencerenin dışarıdan görünümü.

Manastırın koridorları




Manastırın kodidorunun hemen
solunda bulana lahit


Yeraltı odaları. Ortam çok karanlık ve serin.

Manastırdan görünen manzaranın güzelliğinden bahsetmiştim değil mi? Augustian rahiplerinin yaşadığı dönemde bu hurma ağacı ve yüzme havuzunun göründüğü villa yoktu kuşkusuz ama inanılmaz bir manzaraları vardı.






Manastırdan görünen Girne



Ve muhteşem kilise....


Kilisenin girişindeki mozaiklerden arta kalanlar..



Bir pencere...


Ve yansımaları

















Manastırın çevresinde okadar güzel behçeler,çiçekler ve ağaçlar vardı ki çekmeden geçemedim.











Kıbrıs

Gezi yazılarıma en sonundan başladım belki de en taze anılarım oradan olduğundan. Masamın üstü hala Kıbrıs broşürleriyle dolu. Kıbrıs’a ayak bastığımda takvimler Kasım 2007’yi gösteriyordu. Yani yaz sezonu bitmiş, havalar az da olsa ılımanlaşmıştı. Akdeniz’in keyfini çıkaramadık belki ama benim için en uygun mevsimdi sonbahar minik oğlumla gezmek ve keşfetmek için.
Kıbrıs’a gitmeden önce orada o kadar çok tarihi eserle karşılaşacağım hiç aklıma gelmemişti doğrusu. Kıbrıs deyince aklıma kumarhaneler geliyordu, deniz ve kumsal geliyordu ama tarihe bu kadar çok tanıklık ettiği gelmiyordu. Ne kadar da çok yanılmışım. Kıbrısta 9000 yıllık uygarlıkların izlerine rastlamanız mümkünmüş oysa. İzlenimlerini size anlatacağım nasılsa. Şimdi size kısa kısa Kıbrıs bilgileri....
Bu arada meraklısı için yazmadan geçemeyeceğim bir detay ben mevsiminde gitmediğim için göremedim ama Kıbrıs aşağı yukarı yüz milyon yıldır yeşil baş (Chelonia mydas) ve logger head (Caretta caretta) kaplumbağalarına ev sahipliği yapıyor.. Kaplumbağlar, yumurtlamak için Mayıs ve Ağustos ayları arasında Kıbrıs’a geliyorlar. Bi de size bir dip not. Yeşil başlar sadece Kıbrısta, Türkiye’nin güneydoğu kıyılarında ve de İsrailde yumurtlama yapıyor.
Evet şimdi Kıbrıs...
Akdenizde bulunan ada Türkiye kıyılarına 64 km, Suriye’ye 96 km ve Mısır’a 400 km uzaklıkta. Sicilya ve Sardunya’dan sonra 3. büyük Akdeniz adası.
Adaya bazı tarihçilere göre ilk olarak Avrupa, bazılarına görede Asyadan gelenler ayak basmış. M.Ö. 8. y.y. Asur İmparatorluğunun bir parçası olan ada sonra sırasıyla Babiller, Mısırlılar ve Perslerin egemenliği altına girmiş. M.Ö. 58 yılında ada Romalıların eline geçmiş. Ünlü Aslan Yürekli Richard 1191 yılında, Haçlı Seferleri sırasında adaya yerleşmiş. Sonra adayı Templer Şövalyelerine satmış ve sonra da Guy de Lusignan’ın adayı satın almasına izin vermiştir. Lüzinyan Saltanatı adada 300 yıl sürmüştür. Ada 1489’da Venediklilerin adayı alışına kadar Luziyanların elinde kalmıştır.
Ada da 1571-1878 yılları arasında Osmanlılar hüküm sürmüştür. Sonra adayı İngilizler kiralamışlar.
1960’da Ada bağımsızlığını ilan etmiş.
1974’te Rum ve Yunanlıların adada yaptıkları darbe nedeniyle Türkiye ‘Barış Harekatı’nı yapmış.
Ve nihayet 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuş.
Bunlar Kıbrıs’ı gezmeden önce bence bilmeniz gereken tarihsel olaylar. Şimdi sıra Kıbrıs’ı benim gözümden görmeye geldi. Umarım zevk alırsınız.
Gördüğüm yerler;
Girne
-Girne kalesi ve Müzesi
-Bellapais Manastırı
-St. Hilarion Kalesi
-Barış ve Özgürlük Müzesi ve Anıtı
Gazimagusa
-St. Barbanas Arkeoloji ve İkon Müzesi
-Salamis Harabeleri
-Lala Mustafa Paşa Camii (St. Nicholas Katedrali)
-Namık Kemal Zindanı
-Surlar ve Suriçi
Lefkoşe
-Selimiye Camii
-Lüzinyan Evi
-Saçaklı Ev
-Rum kesimi sınırı
-Haydarpaşa Camii