20 Mayıs 2009 Çarşamba

Hükümet Konağı, Kilise Cami

Safranbolu’da panoramik görüntüyü 3 yerden izleyebilirsiniz. Hıdırlık Tepesi, Kale ve Mezarlık. Bunların içinde en iyi görüntüyü veren yer mezarlıkmış. –Mış diyorum çünkü ben çıkamadım. Yörük köyüne giderken yanından geçmekle yetindim.Kale ve çevresi ilk yerleşim alanı. Bu tepede Eski Hükümet binası, 200 yıllık saat kulesi ve artık kullanılmayan ve bir cafe haline getirilmiş olan hapishane binası var. Safranbolu’da hapishane bulunmamaktaymış. Bunun nedeni ise suç oranın neredeyse sıfıra yakın olmasıymış. Cinayet, gasp, adam yaralama gibi olaylar hiç görülmezken, birkaç küçük hırsızlık vakasından ve ara sıra miras üzerine çıkan tartışmalardan başka olaya rastlanmıyormuş.
Kent Tarihi Müzesi (Eski Hükümet Konağı)
Bulunduğu yer, Safranbolu’da Kale olarak bilinen yerdir. 1904 yılında Kastamonu Valisi Enis Paşa tarafından yaptırılan, iki katlı görkemli bir taş yapıdır. 1976 yılında yanmıştır. Restorasyonu yaptırılan binaşu anda “Kent Tarih Müzesi” olarak hizmet veriyor.
Kent Tarihi Müzesi, kentin kültürel, tarihsel, sosyal ve ekonomik zenginliğini tanıtmak için donatılmış. Gezmenizi muhakkak öneririm.










Gördüğünüz bu cümbüş Sadi Yener Ataman'a ait. Mezarı Safranbolu'da Hıdırlık Tepesinde yer almaktadır. Safranbolu'ya kültürel anlamda çok büyük hizmetleri olmuştur.











Hükümet Konağı'nın zemin katında bulunan müze.

Bu müzeyi benim fotoğraflarımla gezmeye başlamadan önce size biraz lonca örgütlenmesinden ve sosyal hayattan bahsedeyim. Zemin katta yer alan bu müze Lonca'ya tabi olan meslek gruplarını anlatan bir yer. Canlandırmalr çok güzel yapılmış. İşte insan tarihine böyle sahip çıkmalı dercesine. Önce biraz açıklama sonra fotoğraflarla müze...
Safranbolu’nu ev ve kent mimarisindeki gelişmişliğini başta şehrin ileri düzeydeki ekonomik ilişkilerine ve daha sonra şehirdeki ileri sosyal hayata bağlayabiliriz. Tabi bunda daha önce de bahsettiğimiz gibi sürgün yeri olmasının payı büyüktür. O dönemde Lonca Örgütlenmesi egemendir. Lonca günümüzde meslek odalarının karşılığıdır. Ama kuralları çok daha katıydı. Ve kurallarına ve cezalarına herkes harfi harfine uyardı. Uymayanlarsa cezalandırılırdı. Her temel üretim alanında ayrı bir lonca oluşturulmuştu. Sistemli ve sağlam yapılı kuruluşlardır.
Loncalar ait oldukları meslek dalındaki tüm ustaları ve esnafı kapsıyor. Her loncanın başında ‘yiğitbaşı’ denen başkan bunuyor. Lonca mensuplarının gizli oyuyla seçilir. Kendisine gizli olarak üyelerin içinden ve birbirlerinin bile bilmeyeceği birkaç yardımcı seçer. Yardımcılar yeminle göreve başlarlardı ve görevlerini açığa çıkartmaları kesinlikle yasaktı.
Yiğitbaşının kararları uyulması zorunlu olan kesin kararlardı. Derinin uygunsuz yerinden pabuç yapan ya da hatalı,hileli üretim yapan esnafın cezalandırılmasına yani “pabucun dama atılmasına” kimse itiraz etmezdi, edemezdi.
Loncalarda kurallara bağlılık ve törensel uygulamalar yaygındı.
Çırağın işe geç gelmesi, lonca kahvesinde oturması kesinlikle yasaktı.
Çıraklıktan kalfalığa, kalfalıktan ustalığa yükselme sınavla oluyordu. Bu sınavlarda liyakat esas alınıyordu. Kalfalıktan ustalığa geçiş töreninde tüm ustalar lonca kahvesinde toplanır ve hepsinin önünde yiğitbaşı kalfaya 3 kez “ustandan alacağın kaldı mı?”diye sorardı. Kalfa da “alacağım kalmadı” diye cevap verirdi. Bunun ardından kalfaya örnek üretim yaptırılır. Beğenilirse “usta oldun” denirdi. Yeni usta tüm kıdemlilere kahve ısmarlardı.
Dayanışma çok ileri düzeylere ulaşmıştı. Herhangi bir nedenden dolayı işi bozulan esnafa gizli yardımlar aracılığıyla ona ve çevreye sezdirilmeden malı satın alınarak veya sermeye desteği verilerek yardımcı olunurdu. Tıpkı bizim zamanımızda olduğu gibiJ Aynı arastada olan esnaftan biri siftah yapmamışsa onun komşuları kendilerine gelen müşterilerine mal satmaz, ellerinde olmadığı gibi gerekçeler ileri sürerek bu esnafa gönderirlerdi. Okuduklarınız size de masal gibi geliyor değil mi? Ama bir zamanlar insan böyle yaşamışlar. Birbirlerine saygı duymuşlar. Zenginliklerimi kıskanmak yerine hep desteklemişler. Şimdi ise herşey ne kadar farklı değil mi???
Lonca geleneğini göre kurulmuş; Yemeniciler Arastası, Demirciler Çarşısı, Bakırcılar Çarşısı ve Manifaturacılar Çarşısı hala canlı tutulmaya çalışılmaktadır.
Loncalar üretim merkezi oldukları gibi aynı zamanda ticaret merkezi olma özellikleride vardır. Yüksek kalitedeki ürünler başta İstanbul’a ve saray çevresine olmak üzere, yöredeki yerleşim yerlerine ve İpekyolu üzerinden ticaret yapan tüccarlara satılıyordu. Doğunun zengin ürünlerinin Safranbolu üzerinden batıya satılıyor olması Safranboluluların aynı zamanda ticaretlede zenginleşmelerini sağlamıştır. Bu durum hizmet sektörününde gelişmesine neden olmuş; hancılık,hamamcılık,semercilik,nalbantlık ve bunun gibi mesleklerin gelişmesini sağlamıştır.
Safranbulu’nun sarayla olan yakın ilişkisi sayesinde yöre halkı saraya hizmet vermekte ve bunun yanında İstanbul’a üretim ve ticaret yapma olanağı elde ediyorlardı. Tüm bu ilişkiler aynı zamanda yöre insanın görgüsünün artmasına neden oluyordu. Ve o döneme göre ileri sayılabilecek bir sosyal statü kazanmasına yardımcı oluyordu.
Tavan süslemesi örneği.









Saat Kulesi; Kale üzerinde bulunan saat kulesi, Padişah III. Selim’in Safranbolu’lu Sadrazamı İzzet Mehmet Paşa tarafından 1797 yılında yaptırılmıştır. Saat zembereksizdir.

Eski Cezaevi;Kale üzerinde bulunan Eski Cezaevi Binası, Sultan 2. Abdulhamit tarafından 1906 yılında yaptırılmıştır. Restorasyonu tamamlanmak üzere olan bina “Tarihi El Yazması Eserlerin” sergilendiği “Dökümantasyon Merkezi” olarak kullanılacaktır.

Kale'den görünen Safranbolu...






Ulu Camii (Ayestefenos Kilisesi)
Rumlardan kalan ve 1872 yılında yapılmış eski bir kilisedir. Kıranköy’dedir. Kıranköy 20.yy başına kadar Rumların yaşadığı mahalle olup taş işçiliğinde ustalığını gösteren Rum evleriyle ünlüdür.


120 Filminin çekildiği Mümtazlar Konağı. Çok yorgun olduğumuzdan gezemedik.

Mümtazlar Gezievi
1888 yılında Gazi Süleyman Paşa Medresesi Baş Müderrisi Müftü ve Müderris Ziya Efendi tarafından yaptırılmıştır.
Geleneksel Osmanlı – Türk mimarisinin en belirgin özelliklerini gösteren ev, alttaki hayat bölümü ile birlikte 3 katlıdır.
Harem ve Selamlık bölümlerinin birbirinden ayrıldığı evin üç ayrı girişi vardır.
Hıdırlık tepesinde Eskiden Hıdrellezler burada kutlanıyor, yağmur duaları burada ediliyormuş. Ama artık buralar bu amaçlarla kullanılmıyormuş. Türklerin Safranbolu’ya geldikleri vakit konuşlandığı yermiş. Açık “namazgah” şeklinde ve üzerinde Köstendil Kaymakamı Hasan Paşa’nın Türbesi (1845), iki namazgah, Hızır (Hıdır) Paşa’nın mezarı ile Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Dr. Ali Yaver Ataman’ın (1955) anıt mezarı vardır.


Hiç yorum yok: